Zamane çocuklarıyla nasıl başederiz?

Kurdukları cümleler, özgüvenleri, tavırları ve kolay kolay ikna edilememeleriyle tam birer çetin cevizler. Araştırdık, soruşturduk, uzmanlara danıştık ve zamane çocuklarını tanımanın ve onlarla başa çıkmanın yollarını 20 maddede sıraladık.
DİJİTAL YERLİLER, İNDİGO ÇOCUKLAR
1- Zamane çocukları yazıdan çok ses, hareket ve görüntüyle ilgililer. Eşzamanlı işlemlere yatkınlık gösteriyorlar. Kendilerini doğrudan ifade ediyor, dinleyerek değil deneyerek öğreniyor, tercihlerini hiç çekinmeden ortaya koyuyorlar.
2- Onlara “dijital yerliler” diyenler de var, “indigo çocuklar” da, “Z kuşağı” da…
3- “Anneee sıkılıyorum.” Dünya durdukça bir çocuğun kurmaktan vazgeçmeyeceği bir cümle. Sıkıntı geçmiyor, ne var ki oyalanma yöntemleri çeşitlilik gösteriyor. Çelik çomak, bilye, topaç yerini Playstation’a, tablette seyredilen çizgi filmlere ve cep telefonundaki oyunlara bırakıyor.
4- Bundan 150 yıl önce yazılmış bir aşk şiiri bugün de içimize dokunuyor ama gelin görün ki, 2000’den sonra doğmuş bir çocuğa Cahit Sıtkı Tarancı’nın ‘Çocukluk’ şiirini okusak soruları yağmur olur:
“Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!”
“Anneee zıpzıp ne, anneeee horoz şekeri ne demek, anneeee çember nasıl oyuncak?”
5- Prof.Dr. Haluk Yavuzer, zamane çocuklarının uğraş alanları ve kumaşlarının farklı olduğunu, artık bu çocuklara yaklaşım biçimlerimizin de farklı olacağını söylüyor. Yavuzer’e göre yeni kuşak anne babaların yetişme tarzları farklılaştı ve çocukların uyarım kaynakları kışkırtıcı biçimde zenginleşti. Geçmişte uyarıcı kaynaklar sadece radyo ve kitapken, bugün için internet okyanusunda sörf yapan yetişkin ve çocuklar görüyoruz. Ama onlar kendi dünyalarında yalnız insanlar. Yüz yüze iletişim azaldı, oyunun kalitesi ve biçimi değişti.
6- Kırsaldaki çocuklar bu sorunlarla derinden baş başa değil. Şehir çocuklarıysa farklı sosyoekonomik ve kültürel çevrelerde yaşasalar da değişen dünyadan doğrudan etkileniyor. UNICEF verilerine göre 30 yıl içinde dünya nüfusunun yüzde 70’i şehirlerde yaşayacak, bu da daha çok çocuğun doğadan kopacağı anlamına geliyor.
7- Onlara hep ukâla ya da çok bilmiş deniyor. Çocuk-genç ve erişkin psikiyatristi Prof. Dr. Bengi Semerci’ye göre bu da bir sorun: “Ukâla, çok bilmiş, büyümüş de küçülmüş tanımları her dönem kullanılır. Çocukların yaşlarından beklenmeyen bilgilere sahip olmaları, davranmaları ya da konuşmaları onların gelişim dönemine uygun olmayan bilgilerle donatılmaya mahsur bırakıldığının da bir göstergesidir. Erişkin konuşmalarının yapıldığı yerlerde sıkça bulunmak, gelişimlerinin üstünde bilgilere ulaşma konusunda denetimsiz olmaları bir neden olabilir. Ayrıca erişkinlerin takdirini almak çocuklar için çok önemlidir. Gelişim dönemi üstü tutum, davranış ve konuşmaları çok övülen, desteklenen çocuklar daha fazla takdir ve daha çok sevgi için hep büyük gibi olmaya çalışır. Bu zor, yorucu ve sağlıksız bir durumdur”.